Tarih Boyunca Kent / Kökenleri Geçirdiği Dönüşümler ve Geleceği
Liste Fiyatı :
700,00
İndirimli Fiyat :
602,00
Kazancınız :
98,00
Havale/EFT ile :
595,98
9789755392769
1066459
https://www.kutubist.com/tarih-boyunca-kent-kokenleri-gecirdigi-donusumler-ve-gelecegi
Tarih Boyunca Kent / Kökenleri Geçirdiği Dönüşümler ve Geleceği
602.00
Ütopyalarin merkezinde hep bir kent tasarimi bulunmasina sasirmali miyiz? Kentin aracilik ettigi süreçler, yerine getirdigi islevler ve insan hayati üzerindeki etkileri düsünüldügünde bu hiç sasirtici degil. Elbette kent sadece maddi yapilardan ibaret degildir. Fiziksel bir bütünlüge ve somutluga sahip en büyük toplumsal birim olmasinin yani sira, kent genis bir toplumsal iliskiler aginin hem yaraticisi hem de dügüm noktasidir. Göçebenin kislagindan ve köyden farkli olarak, insanin "kendisi gibi olmayan" ile, "yabanci" ile karsi karsiya geldigi, iliski kurdugu ve birlikte yasadigi yerdir. Rousseau'nun deyisiyle, "köyü, kasabayi evler olusturur, kenti ise yurttaslar". Öyleyse, Platon'dan Thomas More'a, Fourier'den bugüne, daha iyi bir dünya düslemeye girisenlerin, hayallerini somutlastirip ayrintilandirirken bir kent çizmeye baslamalarina sasirmamali. Belki de, esasen, kent üzerine kuramsal arastirmalarin göreceli olarak azligina sasmak gerekiyor. Kent planlamasindan kültür ve sanat tarihine, teknolojiden toplumsal elestiriye uzanan genis bir alanda çalismis olan Amerikali düsünür Lewis Mumford'in basyapiti Tarih Boyunca Kent iste bu ihtiyaci karsilama dogrultusunda atilmis ilk ve dev bir adim. Bu kitapta Mumford hem kentlerin evriminin tarihini hem de odak noktasinda kent olan bir uygarlik tarihi yaziyor. Kentin yaratici ve yikici imkânlarinin izini tarih öncesine kadar sürerek okuru Mezopotamya ve Misir'dan yola çikarip, Yunan, Roma ve ortaçagdan, Avrupa monarsilerinin baskentlerinden ve sanayi kentlerinden geçirerek, günümüz dünyasindaki yol ayriminin basina getiriyor. Insanin "baskasi" ile bir arada bir düzen kurmasi ve bir hukuk olusturmasi, isbirligi ve isbölümü sayesinde müthis bir yaratici enerjiyi açiga çikarmasi bu tarihin bir yüzü ise; iktidar, savas, hiyerarsi ve asiri mesleki uzmanlasma ayni tarihin diger, karanlik yüzünü olusturuyor. Tapinagi, kalesi ve surlariyla neolitik kent de, merkezi izdiham yüzünden tikanmis, dört bir tarafa banliyöleriyle yayilan ve bugünün sekilsiz kenti de bu iki yüze sahip. Ancak yaratici ve yikici güçlerini kat kat artirmis bugünün kenti, organik bir sinir tanimayan yayilmasiyla, hem toplumsal bir çözülmenin esiginde hem de bütün bir gezegenin ekolojik sistemini altüst etme riskini tasiyor. Tarih Boyunca Kent, imkânlarin ve risklerin devasa boyutlar kazandigi bu yol ayriminda insanlari düsünmeye, tartismaya ve tavir almaya çagiran bir kitap. Tarih Boyunca Kent yalnizca kent tarihi degil; ayni zamanda üst düzey bir ahlak felsefesi ve bir tür tragedya. The New York Times Book Review Bir nesil boyunca Lewis Mumford, daha önce hiç yapilmamis bir kültür elestirisi toplami üretti. Mumford'in bakis açisi genis ama derindi; yazar teknolojinin, sanatin ve ulusal politikanin dinamikleri kadar kökenlerini de inceledi ancak genel fikirlere hep sadik kaldi; dikkatini Amerika'ya yogunlastirdi ama eserlerinin her bir sayfasi bir dünya vatandasinin sagduyulu ve tutkulu kaygilarini dillendiriyordu. -Waldo Frank, Saturday Review-(Tanitim Bülteninden)
- Açıklama
Ütopyalarin merkezinde hep bir kent tasarimi bulunmasina sasirmali miyiz? Kentin aracilik ettigi süreçler, yerine getirdigi islevler ve insan hayati üzerindeki etkileri düsünüldügünde bu hiç sasirtici degil. Elbette kent sadece maddi yapilardan ibaret degildir. Fiziksel bir bütünlüge ve somutluga sahip en büyük toplumsal birim olmasinin yani sira, kent genis bir toplumsal iliskiler aginin hem yaraticisi hem de dügüm noktasidir. Göçebenin kislagindan ve köyden farkli olarak, insanin "kendisi gibi olmayan" ile, "yabanci" ile karsi karsiya geldigi, iliski kurdugu ve birlikte yasadigi yerdir. Rousseau'nun deyisiyle, "köyü, kasabayi evler olusturur, kenti ise yurttaslar". Öyleyse, Platon'dan Thomas More'a, Fourier'den bugüne, daha iyi bir dünya düslemeye girisenlerin, hayallerini somutlastirip ayrintilandirirken bir kent çizmeye baslamalarina sasirmamali. Belki de, esasen, kent üzerine kuramsal arastirmalarin göreceli olarak azligina sasmak gerekiyor. Kent planlamasindan kültür ve sanat tarihine, teknolojiden toplumsal elestiriye uzanan genis bir alanda çalismis olan Amerikali düsünür Lewis Mumford'in basyapiti Tarih Boyunca Kent iste bu ihtiyaci karsilama dogrultusunda atilmis ilk ve dev bir adim. Bu kitapta Mumford hem kentlerin evriminin tarihini hem de odak noktasinda kent olan bir uygarlik tarihi yaziyor. Kentin yaratici ve yikici imkânlarinin izini tarih öncesine kadar sürerek okuru Mezopotamya ve Misir'dan yola çikarip, Yunan, Roma ve ortaçagdan, Avrupa monarsilerinin baskentlerinden ve sanayi kentlerinden geçirerek, günümüz dünyasindaki yol ayriminin basina getiriyor. Insanin "baskasi" ile bir arada bir düzen kurmasi ve bir hukuk olusturmasi, isbirligi ve isbölümü sayesinde müthis bir yaratici enerjiyi açiga çikarmasi bu tarihin bir yüzü ise; iktidar, savas, hiyerarsi ve asiri mesleki uzmanlasma ayni tarihin diger, karanlik yüzünü olusturuyor. Tapinagi, kalesi ve surlariyla neolitik kent de, merkezi izdiham yüzünden tikanmis, dört bir tarafa banliyöleriyle yayilan ve bugünün sekilsiz kenti de bu iki yüze sahip. Ancak yaratici ve yikici güçlerini kat kat artirmis bugünün kenti, organik bir sinir tanimayan yayilmasiyla, hem toplumsal bir çözülmenin esiginde hem de bütün bir gezegenin ekolojik sistemini altüst etme riskini tasiyor. Tarih Boyunca Kent, imkânlarin ve risklerin devasa boyutlar kazandigi bu yol ayriminda insanlari düsünmeye, tartismaya ve tavir almaya çagiran bir kitap. Tarih Boyunca Kent yalnizca kent tarihi degil; ayni zamanda üst düzey bir ahlak felsefesi ve bir tür tragedya. The New York Times Book Review Bir nesil boyunca Lewis Mumford, daha önce hiç yapilmamis bir kültür elestirisi toplami üretti. Mumford'in bakis açisi genis ama derindi; yazar teknolojinin, sanatin ve ulusal politikanin dinamikleri kadar kökenlerini de inceledi ancak genel fikirlere hep sadik kaldi; dikkatini Amerika'ya yogunlastirdi ama eserlerinin her bir sayfasi bir dünya vatandasinin sagduyulu ve tutkulu kaygilarini dillendiriyordu. -Waldo Frank, Saturday Review-(Tanitim Bülteninden)Stok Kodu:9789755392769Sayfa Sayısı:736Baskı:4Basım Tarihi:2019-01Çeviren:Gürol KocaKapak Türü:Karton KapakKağıt Türü:Kitap Kağıdı
- Taksit Seçenekleri
- Tüm kartlarTaksit SayısıTaksit tutarıGenel ToplamTek Çekim602,00602,00
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.